10 Ekim Ankara Gar katliamı ana davasının Yargıtay tarafından kısmen bozulmasının akabinde birinci duruşma, bugün Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Duruşmaya, tutuklu sanıklar Ses ve İmaj Bilişim Sistemi (SEGBİS) formülüyle bağlanarak katıldı. Mahkeme, Yargıtay’ın bozma kararına uydu. Duruşma, mahkeme heyetinin katılan vekillerine kelam vermesiyle başladı.
IŞİD’in canlı bombalarını Ankara’ya getiren kişi olarak bilinen sanık Yakup Şahin ve Metin Akaltın SEGBİS tekniğiyle katılan vekillerinin kelamlarını kesti, dinlemek istemediklerini belirterek duruşmadan ayrıldılar. Akabinde katılan vekilleri, Yargıtay’ın bozma kararına karşı beyanlarını ve taleplerini belirtti. Katılan avukatları, sanıklar ve sanık avukatı şunları söyledi:
‘Bomba imha uzmanlarının mahkemede dinlenmesi artık bir zorunluluktur’
Avukat Senem Doğanoğlu: “Mustafa Budak istikametinden bozmaya uyma kararı verilmesini talep ediyoruz. Mustafa Budak’ın bütün sıhhat evrakları evrakta sunuldu ancak ayrıyeten kayıtlar olmasına binaen Sıhhat Bakanlığı’na yazılarak tüm kayıtların getirtilmesini istiyoruz. Olay yerinin canlandırılması, olay anının canlandırılması, dijital olarak üç boyutlu senkronize edilmesi, ATK’nın yaptığı bir süreç. Bunun yapılmasını talep ediyoruz. Yargıtay bomba sisteminin tariflenmesi istedi. Olay yeri inceleme grubu, bomba imha uzmanlarının mahkemede dinlenmesi artık bir zorunluluktur. Bomba imha uzmanının dinlenmesini talep ediyoruz. TCK 309’un uygulanması, insanlığa karşı cürmün uygulanmasına pürüz değil.”
‘Olay anında o gün gaz kapsülü kullanan polislerle ilgili Yargıtay kararı var elimizde’
Avukat Unsur Işık: “Yargıtay, 200 klasörlük belge hakkında 4 yılda karar verdi. Ülkenin en büyük katliamına ait bir dava hakkında… 200 klasör boyunca olan bütün kanıtlara ait hiçbir şey söylememişler. Olay anında o gün gaz kapsülü kullanan polislerle ilgili Yargıtay kararı var elimizde. Olayda kamu vazifelilerinin sorumluluğu yok diyemezsiniz. Bu bahisteki yargılamaya devam edilmesini talep edeceğiz.”
Baro Lideri Köroğlu: Bir plan dahilinde yapılan bombalama ve insanlığa karşı işlenmiş bir hata var
Ankara Barosu Lideri Mustafa Köroğlu: “Bugün burada temsil ettiğim kurumun bulunmasının çok değerli iki nedeni var. Birincisi biz o patlamada meslektaşımız Uygar Coşkun’u kaybettik. Bir plan dahilinde yapılan bombalama ve insanlığa karşı işlenmiş bir cürüm var. Yargıtay kararının bu bağlamda değerlendirilmesini istiyoruz. “
Katılan vekillerinden sonra konuşan cumhuriyet savcısı, Yargıtay kararına uyulmasını ve firariler istikametinden devam eden evrak ile birleştirme ve sanıkların tutukluluğunun devamını istedi. Mahkeme savcılık mütalaasının akabinde tutuklu sanıklara kelam verdi. Tutuklu sanıkların Yargıtay’ın bozma kararına karşı şöyle konuştu:
Tutuklu sanık Güneş: HA 100 olmuş ha 150 olmuş fark etmez
Talha Güneş: “Zaten zulmedildi burada. Fark eden bir şey yok. Haksız bir halde mahkumiyet kararı verildi. Ha 100 olmuş ha 150 olmuş. Fark etmez. Ben biraz evvel avukatlar konuşurken güya HDP sözcülerini dinledim. 7 yıldır bu dava üzerinden devletle hesaplaşma derdindeler. Sonuç bizim için değişmeyecek. Biz Allah ve Celle’nin mahkemesini bekliyoruz.”
Abdulmuttalip Demir: “Bir şey söylemek istemiyorum. Aslında karar verilmiş.”
Hakan Şahin: “Söyleyecek bir şeyim yok.”
‘Olanlar mukadderat yazgısıdır’
Halil ibrahim Alçay: “Bozma ilamı çok kıymetli değil. Tamamiyle siyasi bir dava haline gelmiş. Çok fark etmez. Bu büyük bir zulümdür. Olanlar mukadderat yazgısıdır. Bir gün bütün her şey ortaya çıkar. Çok büyük zulüm ettiniz. Zira dokümanlarda kimin hareket yapıp kimin yapmadığı çok muhakkak. Ancak bunlar daima sümenaltı edildi. Bunların hepsinin hesabı sorulur. Bu kararı kabul etmiyorum.”
‘Ne üzüldük ne de gevşedik daha da devam edeceğiz’
Hacı Ali Durmaz: “Öldürmeyen acı güçlendirir. Sizin yaptığınız zulümler sayesinde güçlendim. Sizin verdiğiniz cezalar sayesinde Allah tarafından bağışlandım. Burada tutturmuşlar bir tiyatro. Ne üzüldük ne de gevşedik. Daha da devam edeceğiz.”
‘Bana karşı yapılan insanlığa karşı cürüm değil mi?’
Resul Demir: “Ben neler söyledim fakat hiçbirisi kaale alınmıyor. Yargıtay, yapım yapmış göndermiş size. Ben ne diyebilirim ki? Hiçbir kelamımız kaale alınmıyor. Benim bu olayla ilişiğim yok. Savcı kanıt karartmış, mahkeme kanıtı görmemiş. Yok bu türlü bir şey. İnsanlığa karşı suçmuş… Bana karşı yapılan insanlığa karşı kabahat değil mi? Allah sizden hesap soracak.”
‘Bu ülkede çok katliam oldu, insanlığa karşı cürüm olmadı’
Erman Ekici: “Yargıtay, insanlığa karşı kabahati kabul etmedi. Evrakın bozulma evresinde benim bu kabahatten yargılanmam gerektiğini söylememiş. Bu ülkede çok katliam oldu. İnsanlığa karşı kabahat olmadı. Sokaklarda bir çok insan öldürüldü. O vakit onlar insan değildi. Bizim Allah’tan öteki sığınacak kimsemiz olmadığı için, idam da olsa idam edersiniz.”
‘Yargıtay kararında hiçbir belge incelenmemiş’
Sanık Erman Ekici’nin avukatı Erhan Fidan: “Bu olaydan sonra IŞİD teziyle gelen herkes ceza aldı. Hem de ağır ceza aldı. Bu yargılamanın konusu, intikam duygusauyla hareket eden bir yargılama oldu. Yargıtay kararında hiçbir evrak incelenmemiş. 200 tane klasör var. İnsanlığa karşı cürüm talebinin dikkate alınmaması gerekiyor. Biz hukuksuzluğun yalnızca bu salonlarda olduğunu düşünüyorduk. Meğer Yargıtay, hukuksuzluğun başıymış. Müvekkilim Erman Ekici’nin tahliyesini talep ediyorum.”
Daha sonra mahkeme heyeti, orta kararı pahalandırmak üzere duruşmaya yarım saat orta verdi. Orta sonrasında mahkeme heyeti, evrakın firari sanıklar istikametinden devam eden Ankara 10 Ekim Gar katliamı davası ile birleştirilmesine, bomba imha ve olay yeri gruplarının dinlenmesi taleplerinin birleştirilen öteki evrakta kıymetlendirilmesine, Erman Ekici hakkında anayasal tertibi ortadan kaldırılma suçlamasıyla hata duyurusunda bulunulmasına, Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi ve duruşmayı erteledi.
Ne olmuştu?
10 Ekim Ankara Gar katliamı ana davasında verilen kararlar, Haziran ayında Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından kısmen bozulmuştu. Yargıtay, sanık Erman Ekici’nin hakkında silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçlamasıyla kurulan mahkûmiyet kararını bozmuş, Ekici hakkında “Anayasal tertibi ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” cürmünden hakkında dava bulunmadığı Ekici’nin bu suçlama ile de yargılanması gerektiğini belirtmişti.
Yargıtay, sanıklar Yakub Şahin, Hakan Şahin, Hacı Ali Durmaz, İbrahim Halil Alçay, Resul Demir, Hüseyin Tunç, Talha Güneş, Abdülmubtalip Demir ve Metin Akaltın hakkında “anayasal nizamı ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” ve “kasten öldürme “suçlarından kurulan mahkûmiyet kararının onanmasına hükmetmişti.
Öte yandan Yargıtay; sanıklar Yakub Şahin, Hüseyin Tunç, Abdülmubtalip Demir, Metin Akaltın ve Burak Ormanoğlu hakkında “tehlikeli unsurların müsaadesiz olarak bulundurulması yahut el değiştirmesi” suçlamasından verilen mahkûmiyet kararını; sanıklar Metin Akaltın ve Burak Ormanoğlu hakkında “6136 sayılı Kanun’a muhalefet” cürmünden kurulan mahkûmiyet kararının ve sanıklar Burak Ormanoğlu, Suphi Alpfidan, Mehmedin Baraç, Yakup Karaoğlu, Nihat Ürkmez, Abdulhamit Boz ve Yakup Yıldırım hakkında “silahlı terör örgütüne üye olma” kabahatinden verilen mahkûmiyet kararlarını da onamıştı.