Roma’nın birinci imparatoru Augustus tarafından kurulan, milattan sonra 12. yüzyıla kadar da Hristiyanlığın hac merkezi olan Uşak’taki Sebaste Antik Kenti’nde 44 yıl ortanın akabinde hafriyat çalışmaları başlatıldı.
Sivaslı ilçesi Selçikler beldesindeki Sebaste, Roma’nın birinci imparatoru Augustus’un Anadolu’da kurduğu en değerli kentler ortasında yer alıyor. Vakitle etrafındaki kentlerin piskoposluk merkezi haline gelen antik kentte büyük ve küçük olmak üzere iki kilise bulunuyor.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından 1966-1978’de yürütülen hafriyat çalışmalarında elde edilen bulgular, antik kentin milattan sonra 12. yüzyıla kadar Hristiyanlığın hac merkezi olduğuna işaret ediyor.
Uşak’ta birinci kere bilimsel arkeolojik hafriyat çalışmalarının yapıldığı antik kentte, “Büyük Kilise“ ve “Küçük Kilise” olarak isimlendirilen iki yapının kalıntıları yer alıyor.
Sebaste Antik Kenti’nde, Vilayet Kültür ve Turizm Müdürlüğü öncülüğü ve Uşak Arkeoloji Müzesi başkanlığında 1978’den sonra yine hafriyat çalışmaları başlatıldı. Uşak Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Kısmı öğretim üyeleri Doç. Dr. Emre Taştemür ve Doç. Dr. Münteha Dinç ise kazıların bilimsel danışmanlığını yürütüyor.
Sebaste’nin Bizans devrinde dini bir merkez haline geldiğini anlatan Vilayet Kültür ve Turizm Müdürü Sabri Ceylan, antik kentin Selçuklu ve Osmanlı devrinde de varlığını sürdürdüğünü lisana getirdi.
İmparator Augustus’un Sebaste’ye büyük değer verdiğini belirten Ceylan, şöyle konuştu:
“Sebaste Antik Kenti, vakitle Hristiyanlığın hac merkezi haline gelmiş. Burası kentimizin arkeolojik tarihi açısından değerli zira Uşak’taki birinci bilimsel arkeolojik hafriyat burada yapıldı. 1966’dan 1978’e kadar yaklaşık 12 yıl boyunca hafriyat çalışmaları sürdürüldü.
Sonraki süreçte hafriyatlar bir mühlet duruyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Uşak Valiliği, Sivaslı Kaymakamlığı, Selçikler Belediyesinin ağır çalışmaları sonucunda geçen yıl burada kamulaştırma çalışmalarını başlattık. Yüzde 70 kamulaştırma tamamlandı.”
Öncelikle Büyük Kilise ve Küçük Kilise’nin bulunduğu bölgeyi tekrardan gün yüzüne çıkarmayı hedeflediklerini vurgulayan Ceylan, bu süreçte muhafaza, temizleme ve etraf güvenliği açısından çalışma yapacaklarını lisana getirdi.
Kazıların uzun soluklu bir süreç olduğuna dikkati çeken Ceylan, “Kazıyı tamamladığımızda burayı bir Efes halinde dönüştürmeyi, kiliseleri yine ayağa kaldırmayı planlıyoruz. Tıpkı vakitte bu alanı arkeopark yapmak üzere bir niyetimiz var. Pamukkale’ye yakın olması nedeniyle oraya gelen turizm potansiyelinden yararlanmak üzere bir hedefimiz var.” dedi.