Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Çocuk Ergen Ruh Sıhhati ve Hastalıkları Kliniği’nden Dr. Öğretim Üyesi Esra Hoşoğlu, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde kaybolduktan 19 gün sonra cansız vücudu bulunan Narin Güran cinayetiyle ilgili bilhassa toplumsal medyada çıkan haberlerin küçük çocukların psikolojilerinde olumsuz tesirler yaratabileceğine dikkati çekti.
‘BİLGİLERİ ÇOCUĞUN ANLAMLANDIRMASI İÇİN YARDIMCI OLMALARI GEREKİYOR’
DHA’nın haberine nazaran çocukların olumsuz haber içeriklerine maruz bırakılmaması gerektiğini vurgulayan Dr. Hoşoğlu, “Ekranlarda yansıtılan haber içerikleri genel olarak erişkinlere yönelik olarak hazırlanıyor. Bu haber içerikleri aslında erişkinler için bile korkutucu ve dert verici olabiliyor. Bu durumda çocukların bu haber içeriklerinden etkilenmemesini beklemek çok mümkün değil. Zira çocuklara mahsus bir içerik orada bulunmuyor. Çocukların bu haber içeriklerini anlamlandırmaları farklı olabiliyor. Ağır dert duyabiliyorlar, korkabiliyorlar. Yaşla birlikte anlamlandırma güç olabiliyor. Bu nedenle mümkün olduğu kadar bu haber içeriklerine çocuklar maruz bırakılmamalı. Her ne kadar aile bu hususta dikkatli olsa bile çocuk etraftan duyabiliyor. Bu durumda da ebeveynlerin sakin kalmaları, çocukların bu bilgileri nereden, nasıl öğrendiklerini, ne kadar bu mevzuda bilgi sahibi olduklarını bilmeleri değerlidir. Ayrıyeten o bilgileri çocuğun nasıl yorumladığını da değerlendirmeleri gerekiyor. Bu bilgileri aldıktan sonra da çocuğa gelişim periyoduna uygun açıklamalarda bulunup, aldığı bilgileri anlamlandırması konusunda yardımcı olmalarını istiyoruz” diye konuştu.
‘UYKU SIKINTILARI VE KABUSLAR GÖRÜLEBİLİR’
İzlenen haber ya da manzara içeriğine nazaran çocuklarda farklı belirtiler ortaya çıkabileceğine de dikkati çeken Dr. Hoşoğlu, “Genellikle gördüğümüz şeyler, telaş ve endişeler oluyor; kendine bir ziyan gelmesi ya da sevdiklerine, yakındakilere ziyan gelmesiyle ilgili dehşetleri olabilir çocukların. İşte olağanda tek başına yatabilen bir çocuk artık yalnız yatmamaya, konutta tek başına kalamamaya, bazen daha şiddetli bir odadan bir odaya bile tek başına gidememeye başlayabilir. Yeniden uyku sıkıntıları ve kabuslar görebilir. Yeniden izlediği mevzuyla ilgili daima ailelerine soru soruyor olabilir. İşte bizim başımıza da gelebilir mi Bu şekil durumlarda da ailelerin kesinlikle bir profesyonelden yardım almalarını öneriyoruz” dedi.
‘ÇEVREYE GÜVENSİZLİK’
Çocukların bu tıp içerikleri izledikten sonra etrafa karşı güvensizlik duygusu yaşayabileceğini kaydeden Dr. Hoşoğlu, Uzun dönem tesirlerini çok kestirmek kelam konusu değil ancak genel prestijiyle baktığımızda bu şekil olayların bize yansıması etrafa güvensizlik halinde ortaya çıkabiliyor. Şayet çocukların yaşadıkları endişeler, tasalar konuşulmazsa çocuk elde ettiği bilgileri kendi anlamlandıracağı için yanlış bir anlamlandırma içerisine girebilir. Bunun sonucunda da ileride karşılaşacağı durumları yanlış yorumlaması olabilir. Çok tehlikeli olmayan durumlar, çocuğa tehlikeli üzere görünebilir. O yüzden çocukların aileleriyle bu durumu paylaşmaları ve dehşetlerini anlamlandırmaları aileleri tarafından bu durumun çocuklara açıklanması değerli diye konuştu.
‘KONUŞULMAZSA ÇOCUĞUN HAYATI ETKİLENEBİLİR’
Ebeveynlere ihtarlarda bulunan ve olumsuz durumlarda çocuklarla konuşulması gerektiğini öneren Dr. Hoşoğlu, Bu haber içeriklerinin izlenmesi ve çocuklarda oluşan endişeler üzerinden örnek verecek olursak, mesela ilkokul çağındaki bir çocuk, okul servisi kazası haberini gördükten sonra okul servisine binmekle ilgili ağır tasaları olabilir. Aile bu telaş ve kaygıları çocukla konuşmadığı vakit bu endişenin çözülmesi daha uzun vakitler alabilir, sonrasında da çocuğun hayatını etkileyebilir ifadelerini kullandı.
(DEMİRÖREN HABER AJANSI)